Sözcüklerle Savaşmak

“Akşam bastırdığında, sözlerin vahşi ormanında yolumu kaybetmiş olarak ve en ufak bir gürültü duyunca titreyerek, parkenin çıtırtılarını ünlemler sanarak, dili, insansız ve işlenmemiş saf halinde keşfettiğimi düşünüyordum.” J.P. Sartre [1] Neden yazmak zorunda hissedildiği, kimin niçin yazdığıyla ilgili pek çok gerekçe bulunabilir. Kimisi yazmazsa delirecektir, öteki yazdığı için delirir, beriki deliliğine kılıf giydirmek için yazar, bir başkası deliliğin ve normalliğin -normal de ne demekse- ortasında sıkışıp kaldığı için, oradan bir an önce kurtulması gerektiği için yazar. Bazısı sevmek için yazmaktadır diğerleri de sevilmek için. Biri şöhret derdindeyken öteki keşiftedir. Her ne amaçla yazılıyor olursa olsun neredeyse tüm yazarlar, elbette, sözcüklerle anlatmayı sevdikleri için yazar; sözcüklerdir onları canlı tutan. Onlar, gerçeğin en iyi fotoğrafını sözcüklerle çeker. Kimileri de vardır ki, ki onlara edebiyatın ve felsefenin büyük ustaları denebilir, büyük bir özgüven...