Kitle
![]() |
Alex Sojic |
Uzaktan bakılırsa herkes
birbirine benzer, oysa yakından baba ile oğlun tanrısı bile birbirine benzemez.
Kitle için öyleymiş, benziyormuş, birmiş gibi yapılır ya da ayrıksılara kulak
tıkanır çünkü bir kitlede birlik içinde kalmaktan daha önemli hiçbir şey
yoktur. Ayrıksı tanrılar törpülenir, farklı düşüncelerde ısrar eden çarmıha
rahatça gerilir. Çünkü bir kitle, toplum olamamış olandır. Yalnız ezici bir
ağırlığı vardır onun. Toplumun farklılıklarla yaşayabilme yetisini asla
anlayamaz. Hatta bu yetiyi bir tür aşağılanma sayar.
Kitle, bir gölün çevresinde
sıralanmış, göldeki yansımalarını izleyen ve bu yansımalardan başka gerçeklik
kabul etmeyen yüz binlerce insana benzer. Birbirlerinin yüzüne bile bakmazlar.
Sadece yansımalarının, simgelerinin bilgisi vardır zihinlerinde. Birinin
diğerini tanımaya yönelik hiçbir girişimi yoktur; zaten kendi yansımasını
izlemekle o kadar çok zaman geçirmiştir ki başkalığın bilgisini, imgesini
kavrayamaz ve bu nedenle diğerini kendi görmekten, kendisi varsaymaktan başka
bir şey gelmez elinden.
Diğeri, yani başkalık yoktur
kitlenin gözünde. Kendinden farklı olan ve sınırları çoktan çizilmiş bir şey vardır,
o da ötekidir. Kitle, ötekiye boyun eğdirmek ister. Ötekiyi anlama yetisi kazanamamıştır,
buna gerek de duymaz. Zaten öteki, kendini anlamaya yönelik hiçbir şey yapılmadığı
için ötekidir. Öteki, eğer başkası olarak görülmeye başlanırsa, anlaşılmaya
çalışılırsa, orada artık kitlenin yerine birey-toplum geçer.
Toplum, bireylerden oluşur ancak
kitlenin içinde birey var olamaz. Kimi durumlarda kitle, toplumu ve bireyi
kendinden sayarken toplum da kitleyi toplumun bir parçası zannedebilir. Bu
zannetmeler kriz anlarında anlaşılır, dolayısıyla sık sık yaşanır ve gerçek bir
hayal kırıklığına sebep olur. Ancak birey, kitlenin tamamen dışında olduğunun
her an farkındadır. Kitlenin kokusunu alır; bu kokuya vahşet, sığlık, bilmezlik
gibi isimlerin verildiği de olur.
Kitle, ateştir. Rüzgârı arkasına
alan ve hızla yayılan orman yangınıdır o. Küçücük bir kıvılcımı ilah edinir,
kendine katar ilahını, ilah dediğini bile kendi yapar, öyle ki artık ilah
dediği çoğu zaman kendidir. Kitle, kıvılcımı söndürmemek için evrenin her
köşesine nüfuz eder, kıvılcım kor topuna döner, büyür de büyür. Duramaz. Bir
kere tutuştu mu kendi isteğiyle sönemez artık. İlerlemelidir. Durmak, ancak
yanamamanın alametidir. Her önüne geçeni tutuşturabilmeyi hedefler. Yanık
kokusu tahrik edicidir. Diğer ateşlerle de birleşmek ister. Arkasında bıraktığı
küller için üzülür, ağıtlar yakar ancak güçlendirir de onu. Kitle, ne kadar
kaybederse o kadar ortak yazgılarda birleşir.
Kitle, bu ortak yazgıyı kendi
varlığının devamlılığına adar. Ara sıra küçüklü büyüklü yangınlar çıkarmayı da
ihmal etmez ki ortak yazgı beslenmeye devam etsin. Bu yazıda da karışmaya
başlayan kavramlar için kabaca ortak bir sözcük, simgeleştirme gerekir ve böylece
kitle, kendine “biz İngilizler”, “biz Fransızlar” demeye başlar. Bu
simgeleştirme, yalnızca ayrıma gitmek için değil kitleye bilinemez bir kutsiyet
atfetmek için de kullanılır. Bilinmezlik endişe yaratır; buna korku ve tapınma
da eklenebilir. Artık kitle için simge her şeydir. Simgeyle düşünülür, simge
hayatı ele geçirir.